BİLİM DÜNYASINDA TÜRKİYE KÖKENLİ YÜKSELEN YILDIZLAR
Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi, yurt dışında gerçek birer yıldız gibi yükselen çok başarılı Türk bilim kadınları var. Bu bilim kadınlarının başarılarını duymanın beni ne kadar gururlandırdığını anlatamam. Tümü aslında Türk eğitim sisteminden (üniversiteleri dahil) çıkan bu müthiş kadınlar kendilerine hak ettikleri desteği veren ülkelerde bilimsel üretimlerini sürdürüyorlar. Bu bilim insanlarından bazılarını sizlere de tanıtmayı görev biliyorum çünkü sizlerin de onların başarılarıyla gurur duymanızı, kalbinizin onlarla beraber atmasını istiyorum.
Bugün size 2020 yılının Ekim ayında açıklanan Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü Yöneticisi Yenilikçilik Ödülünü (NIH Director’s New Innovator Award) kazanan iki Türk bilim kadınından bahsedeceğim. Bu ödüller her sene, sağlık alanında çığır açma potansiyeli olan olağanüstü yenilikçi projeleri olan seçkin genç bilim insanlarına sunuluyor. Bu ödülle her biri kendi projelerine 2-2,5 milyon dolar arası destek almayı garantileyen iki bilim kadınından ilki, benim de çalışmalarını ilgiyle izlediğim şu anda Washington Üniversitesi’nde görev yapan Yasemin Sancak.
Sancak doktorasını MIT’de Dr. David Sabatini’nin laboratuvarında yaptı. Yakın bir gelecekte Nobel ödülü alacağına neredeyse kesin gözüyle bakılan Sabatini her fırsatta Dr. Yasemin Sancak’ın kendi laboratuvarında geçekleştirdiği ve bugün mTOR ismi verilen hücresel büyüme mekanizmalarının açığa çıkartılmasında çok önemli rolü olan çalışmalarını övüyor. Sancak doktora sonrası çalışmasını ise, yine “mitokondri” denilince akla gelen ilk birkaç uzmandan biri olan Vamsi Mootha’nın tüm dünyanın özellikle nadir rastlanan genetik mitokondriyal hastalıklar açısından gözünün kulağının olduğu Massachusetts General Hospital’daki laboratuvarında, mitokondriyal kalsiyum sinyal sistemi üzerine yaptı. Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün ödüllendirdiği proje ile Dr. Sancak, mitokondrinin diğer hücre organlarıyla (organeller) etkileşimlerini açığa çıkartacak yenilikçi bir biyokimyasal çalışma düzeni ile mitokondri-organel etkileşimlerinin mitokondriyal hastalıkların gelişiminde oynadığı rolü açığa çıkartmaya çalışacak.
İkinci isim ise Kaliforniya Üniversitesi’nde görev yapan Duygu Kuzum. Daha önce de MIT Technology Review 35 yaş altı yenilikçi ödülü, Ulusal Bilim Kurumu kariyer ödülü gibi pek çok ödüle de layık görülen Duygu Kuzum’un söz konusu ödüle layık görülen projesi ise şöyle: Kök hücre teknolojilerinin çığır açıcı etkinliklerini test etmek amacıyla kök hücrelerinde üretilen organoidler denilen ürünlerin elektronik formlarını üretip kök hücrelerinden organ gelişimine giden yolu daha iyi anlamamızı kolaylaştıracak deneysel bir platform oluşturmak; böylece rejeneratif tıbbın nihai amacı olan genelde organ geliştirme, özelde ise sinir hücreleri geliştirme projelerine destek olabilecek bir sistem kurulması amaçlanıyor.
Umarım ülkemizde ve yurtdışında Türk bilim insanlarının ufkumuzu aydınlatacak olağanüstü başarılarını çok daha fazla işitiriz.