BİR KRAL GİBİ KAHVALTI YAPMAK MI?

Hani bir söz vardır bilirsiniz: “Bir kral gibi kahvaltı yap, bir prens gibi öğle yemeği ye, bir yoksul adam gibi de akşam yemeğini”. Cell Metabolism isimli derginin son sayısında son zamanların gözde konusu krononütrisyonun (içsel beden saatimiz ve beslenme metabolizma arasındaki ilişkiyi inceleyen bilim dalı) bu konudaki yanıtı irdeleniyor.

Bu çalışma İskoçya’da görünürde sağlıklı ve obezite dışında önemli bir sağlık sorunu olmayan 30 denek üzerinde yapılıyor. Kısaca özetlemek gerekirse bu kişilere önce gerekli testler yapılıyor ki bence bunlardan en önemlisi istirahat (bazal)  metabolizma hızı (Resting Metabolism Rate) tayini. Bu ölçüm gelişmiş bir indirekt kalorimetre cihazı ile yapılıyor ve hastalara 1 hafta süreyle bazal metabolizma hızını karşılayacak seviyede düşük kalorili bir diyet (yaklaşık 1750 kalori ve %35 karbonhidrat, %30 protein, %35 yağ içerikli) veriliyor. Bu kalori içeriğinin 1 hafta %45’i sabah, %35’i öğle vakti, %20’si akşam veriliyor (Sabah yüklemesi), 1 haftalık ara sonrasında da yine 1 hafta süreyle aynı kişilere yine aynı kalori içerikli diyetin sabah %20’si, öğle vakti %35’i, akşam da %45’i veriliyor.

SONUÇ: Bu deneklerde kilo kaybı açısından sabah yüklemesi ve akşam yüklemesi grupları açısından hiç bir farklılık gözlenmiyor. Hastalarda total enerji girişinde tüm yemekler araştırma grubu tarafından sunulduğu için bir farklılık elbette yok ama harcanan kalori içeriğini (total günlük enerji harcaması) oluşturan tüm bileşenler de çift etiketli su, besinlerin ısıl etkisinin indirekt kalorimetri ile ölçümü, akselerometri ile fiziksel aktivitenin ölçümü gibi bir çalışma için en ideal ölçüm teknikleriyle ölçümleniyor. Bu parametreler açısından da bir farklılık saptanmıyor. Bu çalışmada her iki diyet arasındaki tek farklılık sabah yüklemesi yapılanlarda tüm gün saat başı tokluk değerlendirmelerinde doygunluk düzeylerinin belirgin ölçüde daha yüksek olması şeklinde ortaya çıkmış. Dikkat edin; bu çalışmaya alınan kişiler gün boyunca sadece araştırma merkezi tarafından sunulan besinleri yiyebildikleri için açlık gibi her birimizin karşı koymakta oldukça zorlanacağı bir duruma kısa süreliğine göğüs gerebilmişler. Normal günlük hayatımızda bunun pek de böyle olamayacağını, açlık hissinin hele de kilo vermek için düşük kalorili bir diyet uyguluyorsak, en çelikten iradeli kişilerde bile zaman zaman “kaçaklara” yol açabileceğini tahmin edebilirsiniz. Bir de yine normal şartlarda açlık hissi daha yüksek olanlarda hem egzersiz dışı fiziksel aktivitede hem de egzersiz aktivitesinde azalma olacağı düşünülebilir. Bu deneyde diyet grupları arasında fiziksel aktivite açısından bir farklılık gözükmemesinin nedeni akselerometri gibi bir cihaz takılanların kendilerini bu kısa sürede daha aktif gösterecek bir eylem içerisine girmeleri olabilir.

Ben uzun yıllardır öğle yemeği yemiyorum. Bu aslında çalıştığım hastanelerde ve çevresinde doğru dürüst bir yemek temin edememek gibi çok pratik bir nedene bağlı olarak gelişti. İşte ben de ta o zamanlardan beri her gün kendime “krallara layık” bir kahvaltı (bol lifli, bol yeşillikli ve proteinli) hazırlıyorum ve sabahları keyifle yiyorum. Günlük hayatta çoğunuzun benim gibi öğle yemekleri konusunda pek de sağlıklı bir seçeneği olmadığını düşünüyorum; belki de sabah kahvaltınızı krallar gibi yapmak size hem bu dezavantajlı durumu aşmak hem de kilo kontrolü açısından yardımcı olabilir.

Kaynak: Timing of daily calorie loading affects appetite and hunger responses without changes in energy metabolism in healthy subjects with obesity. https://doi.org/10.1016/j.cmet.2022.08.001

Annabel Moeller’in fotoğrafı CC BY 4.0