BÜYÜLEYİCİ BİR HAYAT ÖYKÜSÜ
Bugün size dün gece izlediğim ve beni çok etkileyen bir belgesel filmden bahsedeceğim. Filmin adı: Yüzeyin Sırları (The Secrets of the Surface). Bu film matematikçi Maryam Mirzakhani hakkında.
Karantina döneminde dünyanın pek çok yerinden pek çok araştırma laboratuvarının canlı yayınlarına katılma fırsatım oldu. Dünyanın konularındaki en yetkin laboratuvarlarında yaptıkları çalışmaların sonuçlarını paylaşan ve beni bir süreliğine bilimin, bilinmezliğin gizemlerinde açtığı yeni ufuklara doğru yolculuğa çıkartan bu yayınlarda bir kez daha mutlulukla gördüm ki bu çok prestijli araştırma laboratuvarlarında çalışan oldukça fazla sayıda Türk bilim kadını var.
Kadınların bilim dünyasında elde ettikleri başarılar beni her zaman çok etkilemiştir. Sebebini bilmiyorum ama biz erkeklerin bu meşakkatli yolu tercih eden kadınlara çıkardığımız zorlukları yenmeyi başarmalarına karşı bir saygı, ya da henüz daha yolun başında olan ve şu anda mutlu ve iyi bir insan olması dışında dileğim olmayan ve elbette zamanı geldiğinde kendi yolunu çizecek olan bir kız çocuğu babası olmam olabilir diye düşünüyorum.
Bilim dünyasında da matematikçilerin benim zihnimde hep çok ayrı bir yeri olmuştur. Çok önemli bir temel bilimle uğraşan matematikçilerin o fantastik dünyaları hep ilgimi çekmiştir. Yıllar önce Paul Hoffman’ın ünlü matematikçi Paul Erdös’ün hayatını anlattığı biyografi de hayatımda en zevk alarak okuduğum kitaplardan biriydi.
Yüzeyin Sırları bir nevi bir külkedisi hikayesi. Bu hikaye 1977 yılında Tahran’da başlıyor. İlkokul yıllarında pek de fazla matematiğe ilgisi olmayan Mirzakhani, Farzanegan Lisesi’ndeki öğretmenlerinin de yönlendirmesiyle matematiğin sırlar dünyasına adım atıyor. Ulusal Matematik Olimpiyatlarında gösterdiği başarı sonrası Tahran Şerif Teknoloji Üniversitesi’ne kabul ediliyor. Buradaki eğitimi sırasında İran adına yarıştığı uluslararası Matematik Olimpiyatlarında altın madalya kazanıyor.
Filmde İran gibi kapalı bir toplumda dahi Şerif Üniversitesi’nde kendi bölümünde sağlanan akademik özgürlüğün onun ve sınıf arkadaşlarının başarılarında ne kadar etkili olduğu anlatılıyor. Hocaları onu aslında doğu toplumlarında kavramsal olarak dahi pek söz konusu olmayan benim çok önemsediğim ‘challenger’ (meydan okuyucu?) olarak tanımlıyorlar.
Daha sonrasında doktora çalışmalarını yapmak için ABD’ye Harvard’a giden Mirzakhani’nin doktora tezi hocası Profesör Curtis McMullen, benim tanıdığım tüm büyük bilim insanlarında ortak olan bir meziyetini ön plana çıkartıyor: ‘Meryem doğru soruları bulmakta hep çok iyiydi.’
Mirzakhani gerçekleştirdiği tüm başarıları 2014 yılında Seul’de Uluslararası Matematik Kongresi’nde bu alanın en prestijli ödülü olan, 1936 yılından bu yana verilen Fields ödülünü kazanan ilk kadın matematikçi olarak taçlandırıyor.
Meslektaşları tarafından karşılaştığı en zorlu sorunlar karşısında dahi zihinsel dinginliğini korumayı başaran ve alçakgönüllü bir bilim insanı olarak tanımlanan bu müthiş kadının kısa yaşam serüveni ne yazık ki 2017 yılında, yakalandığı kansere yenik düşmesi ile sonlanıyor.
Matematik dünyasındaki keşifleri kendisinden sonrakiler için hala çok ufuk açıcı olan bu olağanüstü kadının tüm genç bilim kadınlarına da ilham olacak yaşam öyküsünü konu eden bu belgeseli izlemenizi kuvvetle tavsiye ederim.
http://www.zalafilms.com/secrets