COVID-19 YAŞLANMA SÜREÇLERİNE KARŞI GENEL TAVRIMIZI DEĞİŞTİRECEK Mİ? -4-

Bilim çevrelerinde yaşlanmanın biyolojisinin hedef alınmasının, yaşlılık ile beraber teker teker çıkagelen hastalıkları silolara bölüp ayrı ayrı tedavi etmek olan güncel pratikten çok daha etkin olacağını öngören bir yaklaşımın ön plana çıkmakta olduğundan bahsetmiştik. Bu yaklaşımın biyoteknoloji ve ilaç firmalarının da yaşlanmadan koruyucu – yaşlanmayı tedavi edici (gero-protectors/genotherapeutics) alanlara daha fazla yatırım yapmalarını sağladığını söyleyebiliriz. Ancak şöyle bir dönüp arkamıza baktığımız zaman bazı “eski dostların da” potansiyel olarak bu çerçeve içerisinde bizlere yardımcı olabileceğini görüyoruz. Konuya ilgi duyanlar, ABD’nin Ulusal Yaşlanma Enstitüsü’nün (NIA) internet sayfasında “Girişimleri Test Etme Programı” (Interventions Testing Program) dahilinde hangi ajanların laboratuvar ortamında fareler üzerinde test edildiğini bulabilirler. İşte bunlar arasında ön plana çıkan ajanlardan birisi olan metforminden bahsedeceğim bugün.

Metforminin bitkisel kaynağı (Galega Officinalis) 17. Yüzyılda geleneksel tıpta veba, ateş ve yılan sokmaları için kullanılmaya başlanmış olup, 1940’larda sıtma için test edilmiş. 1957 yılında diyabet ilacı olarak piyasaya sürülen metforminin 1949 yılında Filipinler’deki bir grip salgını sırasında oldukça etkili olduğu gözlenmiş. Metformin, halen en yaygın kullanımı olan şeker ilaçlarından birisi. Bu ilacın şeker hastası olmayanlar için de yararlı etkileri olabileceğini gösterir ilk çalışma Bannister ve meslektaşlarının 2014 yılında yaptıkları ve Diabetes, Obesity and Metabolism dergisinde yayınladıkları çalışma. Bu çalışmada metformin almakta olan diyabetik kişilerde, bu ilacı kullanmayan benzer özelliklere sahip ancak diyabeti olmayan kişilere göre sağ kalım süresinde anlamlı ölçüde bir artış olduğu gösterilmiş.

Metforminin yaşlanma sürecinde etkili olduğu bilinen besinsel algılamada bozukluk, hücresel protein üretiminde dengesizlik, mitokondri fonksiyon bozukluğu, telomer adı verilen genetik bilgiyi taşıyan kromozomların uç kısımlarındaki koruyucu kapçıkların kısalması, genetik bilgimizin kullanımında farklılaşmalar yaratan epigenetik değişiklikler, hücresel yaşlanma, kök hücre yorgunluğu, değişikliğe uğramış hücreler arası bilgi iletişimi gibi yaşlanmanın ana belirleyici unsurlarının tümü üzerine etkili olabileceği söyleniyor.

Metforminin bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerine gelecek olursak; M1 makrofaj ismi verilen inflamasyonu (iltihabi süreç) destekleyici sitokinleri (hücresel salgılar) salgılayan savunma hücrelerini azalttığını, inflamasyon karşıtı sitokinleri salgılayan M2 makrofajları ve T-regulatuvar denilen bağışıklık sistemini dengeleyici hücreleri arttırdığını, böylece sitokin fırtınası açısından koruyuculuk sağlayabileceğini biliyoruz.  Daha önce ayrıntılı olarak değindiğimiz otofajiyi aktive ettiğini, bağırsaklarda disbiyozis denilen bağırsak bakteriyel florasındaki bozulmayı düzelttiği ve mukus tabakasını arttırdığına dair yayınlar da mevcut.

Metforminin genelde yaşlanma süreçlerine, özelde bağışıklık mekanizmalarına etkileri üzerine yazmaya bir sonraki iletimde devam edeceğim.

 

Kaynaklar:

and infectious diseases: a potential case for metformin. https://doi.org/10.1007/s11357-020-00261-6

  • Benefits of Metformin in Attenuating the Hallmarks of Aging. Cell Metab. 2020 July 07; 32(1): 15–30. doi:10.1016/j.cmet.2020.04.001.