Deri Mikrobiyotası

İnsan Derisindeki Komensal (Ortakçı) Bakterilerin Ürettiği Antimikrobik Ajanlar Staphylococcus aureus’a Karşı Koruyucu ve Atopik Dermatitli Kişilerde Mevcut Değiller.

Modern çağın en önemli ve görülme sıklığı en çok artan hastalıklarından biri atopik dermatit (AD). AD in bozulmuş deri mikrobiyotasına bağlı oluşabileceğini gösteren çalışmalar giderek artıyor. Evet; yanlış duymadınız: Mikrobiyota deyince hemen aklımıza artık bir on sene öncesine kadar aşina olmadığımız ancak şimdi artık hemen herkesin tanış olduğu ama sırrına hala bir türlü tamamen vakıf olamadığımız mucizeler diyarı bağırsak bakteri kolonimiz geliyor. Ancak sadece bağırsaklarımızda değil, derimizde, üreme organlarımızda ve hatta beynimizde bir bakteri kolonizasyonu mevcut. Yakın zaman önce yayınlanan ayrıntılarını biraz sonra değineceğimiz bu harika çalışmada da derimizdeki yararlı (komensal) bakterilerin yokluğunun atopik dermatit gelişiminde rol oynayabileceği ve AD tedavisinde bu faydalı bakterilerin yerine tekrar konulmasının tedavi sürecini nasıl olumlu etkileyebileceği ortaya konulmuş.

Antimikrobiyal peptidler (AMP), geniş spektrumlu antimikrobiyal etkiye sahip küçük protein yapıları. AMP ler hem insan derisi hem de ortakçı deri bakterileri tarafından üretiliyorlar. Bu peptidler deri yüzeyindeki bakterilerin çoğalmasını kontrol altında tutuyorlar. Derideki mikrobiyotanın bozulmuş olması, AMP düzeylarini düşürüyor ve patojen (zararlı) bakterilere karşı derimizin savunma mekanizmalarını zaafa uğratıyor. İşte bu zararlı bakterilerden birisi de S. Aureus ki bu bakteri çeşidinin AD’li hastalarda deri yüzeyinde fazlaca çoğaldığı oldukça iyi biliniyor. Bu çalışmada araştırmacılar S. Aureus’un çoğalmasına neden olabilecek antimikrobiyal peptid düzeyindeki azalmanın atopik dermatitde bir etken olup olmadığını araştırmışlar. Öncelikle AD’i olan hastalar ve olmayan sağlıklı kişilerden deri sürüntüleri toplanmış ve AD’li bireylerin çoğunluğunda bu sürüntülerden S. Aureus isimli patojen bakteri izole edilmiş. Araştırmacılar, sağlıklı bireylerde S. Aureus yerine bu bakterinin iyi huylu akrabaları olan koagülaz negatif Staphylococcus bakterilerinin (S. Epidermidis ve S. Hominis) bulunduğu ve bu bakterilerin de Sh-lantibiotic, Epidermin ve Pep-5 isimli AMP’leri ürettiklerini göstermişler. Atopik dermatitli hastalara aktarılan bu mikropların bu hastalığın gelişiminde etkisi olduğu gösterilmiş olan S. Aureus’un üremesini engellediklerini gözlemlemişler.

Sizin de aklınıza aynı şey geldi değil mi: Son yılların popüler konusu fekal (dışkı) mikrobiyota transferi. İşte bu da bir çeşit deri mikrobiyotası transferi tedavisi yolunu açıyor bu dertten muzdarip hastalarda. Ve bize bir kez daha doğanın o müthiş işleyiş çizgisine saygılı olmamızın aslında bizi başımıza kendi elimizle ördüğümüz çoraplardan koruyacağını hatırlatıyor. Yani olur olmaz yerde sentetik antibakteriyeller içeren sabunlar, kozmetik malzemeleri kullanmamızın ve derimizdeki küçük dostlarımıza karşı acımasız davranmamızın bir bedeli olacağını aklımızdan çıkartmamalıyız.

Aklıma Frank Sinatra’nın o unutulmaz şarkısı geldi. Bizim derimizdeki mikroplarla yaşadığımız o karmaşık ilişki durumuna bir açıklık getiriyor:

I’ve got you under my skin.
I’ve got you deep in the heart of me.
So deep in my heart that you’re really a part of me.

(Seni derimin altına aldım, Seni kalbimin derinliklerine aldım, Öyle derin bir yere ki benim bir parçam oldun)

 

Hoşçakalın, sağlıkla kalın…

Teruaki Nakatsuji, et al.

Science Translational Medicine  22 Feb 2017:
Vol. 9, Issue 378, eaah4680
DOI: 10.1126/scitranslmed.aah4680