GELİŞİMSEL KİNESİYOLOJİNİN BASİT İLKELERİNİ UYGULAMAK İLERLEYEN YAŞLARDA BEDEN SAĞLIĞIMIZI KORUMAK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ OLABİLİR

Biliyorsunuz; ana amaçlarımdan biri yaşlanma sürecinde neredeyse hepimizin kaçınılmaz son olarak gördüğü bilişsel ve bedensel sağlığımızın gitgide daha kötüye gitmesini engellemek ve sonumuzu hazırlayan ve bu süreçte teker teker çıkagelen hastalıkları olabildiğince öteleyebilmek. Beden sağlığı özelinde bakacak olursak; daha önce de bir başka yazımda somutlaştırmak için söylediğim gibi yetmişli, seksenli yaşlarımda da, örneğin uçakta valizimi kabin üstü bölmelere kendi başıma yerleştirebilmek, yüzme havuzundan merdiveni kullanmadan çıkabilmek ya da karşıdan koşup gelen küçük torunumu yakalayıp havaya kaldırabilmek istiyorum. Tüm bunları gerçekleştirebilmek için ana gövde stabilitemi (dayanıklılığını) arttırmam gerektiğini çok iyi biliyordum ama geçen hafta İstanbul’da katıldığım üç günlük Dinamik Nöromüsküler Stabilite (DNS) kursunda hocamız Martina Jazkova’nın bizlere gösterdiği ve aslında çok basit ve kolaylıkla uygulayıp hayatımıza geçirebileceğimiz tekniklerin, yani uzunca bir süredir takipte olduğum DNS ekolünün öğretilerinin bu konuda ne kadar etkin olabileceğini gösterdi bana.

Kabaca tariflemek gerekirse, DNS göreceli olarak yeni; gelişimsel kinesiyoloji (insan hareketleri ile ilgili anatomik ve mekanik ilkelerin incelenmesi ve araştırılması bilimi) ve gelişmekte olan vücudun duruş şekliyle ilişkili nörofizyolojik prensipler üzerine kurulan bir rehabilitasyon tekniği. DNS değerlendirmesinde kişinin duruş kararlılığını sağlayan yapı, sağlıklı küçük bir çocuğunki ile karşılaştırılıyor ve erişkinlik dönemimizde giderek unuttuğumuz sağlıklı duruş ve hareket özellikleri bizlere yeniden öğretiliyor. Örneğin bir bebeğin gerçekleştirdiği çömelme hareketini (squat) izlerseniz, biz büyüklerin artık ne kadar uzağında olduğumuz bir ustalıkla gerçekleştirdiğine hayranlıkla tanık olacağınıza eminim.

Bu son derece etkin ve basit tekniğin sporcu yaralanmalarının önlenmesi ve rehabilitasyonunda ne kadar önemli olduğunu ve en başta Roger Federer gibi hayranı olduğum bazı sporcuların da bu öğretiden faydalandığını öğrendim.

Karel Lewit, Vaclav Vojta, Vladimir Janda gibi pek çok Çek kökenli hocanın temellerini attığı bu tekniği Prag’da Charles Üniversitesi rehabilitasyon ve spor hekimliği kliniğinin de şefi olan Profesör Pavel Kolar planlı bir sistem haline getirmiş ve Prag Rehabilitasyon Okulu bünyesinde açtığı kurslarda yetiştirdiği hocalar sayesinde tüm dünyaya yaymaya çalışıyor. Çek Cumhuriyeti dışında uluslararası alanda bu tekniğin öğreticilik diplomasını alan 15 kişi bulunuyor şu anda (henüz Türkiye’de herhangi bir kişi yok maalesef). Umarım ülkemizde de bu hayranlık uyandırıcı tekniği öğrenen ve öğretenler yaygınlaşır. Bu programın ülkemize gelmesini sağlayan ve kurs sırasında tanıştığım pırıl pırıl genç ve ilkeli spor hekimi meslektaşım Dr. Engin Dinç başta olmak üzere herkese teşekkür ederim.