ÖĞRETMENLER…
Tam da yeni eğitim-öğretim yılının başlangıcına denk geldi nobelli fizikçi Richard Feynman’ın bir başka olağanüstü özdeyişine denk gelişim. Şöyle diyor Feynman: “Öğrencilerin mükemmel bir öğretmene ihtiyacı yoktur. Öğrencilerin ihtiyaç duyduğu şey onlarda öğrenme sürecine ilişkin bir aşk yaratıp her gün okula gitme heyecanını canlı tutacak mutlu bir öğretmendir.”
Ne muhteşem bir tanımlama değil mi? Bugünün, merkezine sadece çocuğu alan, bütün velilerin çocuklarında birer Bill Gates, Jeff Bezos, Steve Jobs gördüğü ve her durumda öğrencinin (belki de yeni haliyle müşterinin) haklı görüldüğü bir sistemin ötelediği canım öğretmenlerimizin mutluluğunu ne kadar da çok arka plana itiyoruz. Halbuki bir düşünün, sizlerin de derslerine girmek için can attığınız, o gün okula giderken gerçekten heyecanlandığınız öğretmenleriniz olmadı mı; hayatınıza dokunan, öğrenme macerasının dehlizlerinde sizlere ışık tutan. Ezberci olmayalım diye Avogadro sayısını ezberlememizi yasaklayan ve sınavlarda tüm formülleri tahtaya yazan kimya öğretmenimiz Mustafa Hoca, fizik-gerçek yaşam ilişkisini gösteren Ünal Hoca, tiyatroyu, edebiyatı ama illaki Tanpınar’ı sevmemizi sağlayan Erol ve Eran hocalar gibi öğretmenleriniz olmadı mı sizin de?
Eşimle kızıma okul seçerken en öncelikli sorumuz okulların öğretmenlerine ne kadar değer verdiği oldu çünkü biliyoruz ki ancak mutlu, değer gören, mesleki gelişimi için yardımcı olunan öğretmenler bizim yavrularımızı mutlu edebilir.
Sevgili öğretmenlerimiz; iyi ki varsınız, sizlerin de yeni eğitim-öğretim yılınız kutlu olsun. Bu devlet ve millet elbette ancak sizlere gereken değeri verdiği zaman yücelecektir.